top of page

rehberi

Ekran%20Resmi%202021-04-02%2022.28_edite

Altın Madenine Karşı Bergama Çevre Mücadelesi

Yerlitahtacı Köyü'nde altın madeninin saha genişletme talebini protesto. Fotoğraf: Yücel Tunca-2019

Günümüzde devlet tarafından atanmış kayyum tarafından işletilen Koza Altın Madeni'ne karşı, geçmişe oranla daha zayıf olsa da mücadele devam ediyor. "Siyanürlü altına hayır!" sloganı ile Yerlitahtacı Köyü'nde yapılan bir protesto. Fotoğraf: Yücel Tunca-2019

Bergama’yı yaşamsal anlamda 30 yıldır tehdit eden Ovacık’taki altın madenine karşı gelişen direniş hareketi Türkiye’nin bu alandaki ilk büyük çevre direnişi olarak kabul edilmektedir. 1990’ların hemen başlarında şekillenen direniş, bir köylü hareketi olarak tüm dünyaya sesini duyurmayı başarmış, 1996 ile 1998 yılları arasında ciddi anlamda güçlenmiş ve fakat her ne kadar tehlike bertaraf edilememiş de olsa 2000’lerin başlarından itibaren zayıflamıştır. Günümüze kadar üç kez el değiştiren altın madeninin işletmecileri bugün halen kapasite artışı, yeni maden sahalarının oluşturulması ve yeni siyanür havuzları taleplerinde bulunmakta ve bunlar için gerekli izinleri çıkartabilmekteyken, Bergama çevre hareketinin aktivistleri de çeşitli eylemler ve hukuki yollar üzerinden direnişlerini sürdürmektedir.

Bergamalılar, altın madenine karşı itiraz dilekçesi vermişlerdi. Fotoğraf: Yücel Tunca-2019

Bergamalılar, yaşam alanlarını tehdit eden altın madenine karşı kaymakamlık aracılığıyla İzmir Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne verdikleri dilekçede "Anayasa ve doğanın yasaları yok sayılarak başlatılan ÇED sürecini meşru bulmuyorum, düzmece nihai ÇED raporuna itiraz ediyorum." demişlerdi. Fotoğraf: Yücel Tunca-2019

Bergamalılar, altın madeninin saha genişletmek için düzenlediği nihai ÇED raporu için kaymakamlıkta itiraz dilekçesi vermişlerdi. Fotoğraf: Yücel Tunca-2019

Mahkemeler tarafından durdurma kararları alınmasına rağmen farklı yollar deneyerek faaliyetlerine devam eden, faaliyet alanlarını genişletmeye çalışan Koza Altın İşletmeleri AŞ'ye karşı Bergama Kaymakamlığı’na 67 itiraz dilekçesi verilmiş, proje hakkında 'ÇED olumsuz kararı' verilmesi talep edilmişti. Fotoğraf: Yücel Tunca-2019

Bergama halkının altın madenine karşı yürüttüğü mücadelenin tarihsel ayrıntılarını bia.net’ten Elif İnce 2014 yılında yaptığı kapsamlı bir haberde şöyle aktarmıştı:

“Bergama Altın Madeni Direnişi: Toprağın Bekçileri

Bergama’da Türkiye’nin ilk altın madenine karşı yürütülen uzun soluklu direniş, köylü kadınların ön saflarda yer aldığı yaratıcı eylemlerle 90’ların gündemine oturdu. Çevre hukukunda emsal olacak birçok kazanıma rağmen maden hala kapatılmadı.

Bu maden bizi açtı. Şimdi İstanbul, Ankara bilmem nere… Ne kıvrak lazım bana, ne manto lazım. Şalvarla gittim anam, şalvarla. Bu dışımın değişikliği. Ya içim? İçim de değişti. Sesimi çıkarmayı öğrendim, korkmamayı...’’ (Ovacık Köyü’nden Ayşe Girgin

Orman kesimlerinin henüz sıradanlaşmadığı, HES’ler ve termik santrallerin dört bir yanı sarmadığı senelerde İzmir’in Bergama ilçesinde Türkiye’nin ilk altın madenine karşı uzun soluklu bir mücadele yürütüldü. Bergama direnişi, ön saflarında köylü kadınların bulunduğu yaratıcı sivil itaatsizlik eylemleri ve hukuki kazanımlarıyla medyanın gündeminden yıllarca düşmedi.

Madene karşı eylemlilik 90’ların başında filizlendi, 96’da firma binlerce ağacı kestikten sonra kitleselleşti ve 2000’lerin ortasına kadar devam etti. Köylülerin geniş eylem repertuvarı arasında unutulmayanlar: Nüfus sayımına katılmama, referandum, yarı çıplak yürüyüşler, maden işgali, Boğaz Köprüsü’ne zincirlenerek trafiği kilitleme...

Altın madeninin kapatılması için ilk dava 94’te açıldı, aynı avukatlar hala davanın peşinde. Yıllar boyunca madenin kapatılması yönünde onlarca yargı kararı uygulanmamış olsa da Ege Çevre ve Kültür Platformu’ndan (EGEÇEP) avukat Arif Cangı, yakında madenin ÇED raporunun iptal edileceğinden umutlu.

Yukarıbey Köyü'nden Nezihe Solak, Bergamalılar adına kaymakamlık önünde bir basın bildirisi okumuştu. Fotoğraf: Yücel Tunca-2019

Kozak Yaylası Yukarıbey Köyü’nden Nezihe Solak, Bergama Kaymakamlığı önünde okuduğu basın bildirisinde “Bayramı bize zehir edenleri lanetliyoruz! Kapıkaya’da ve Kozak Yukarıbey’de altın madenine izin verilmiştir. Kapıkaya’da 325 tane çam ağacı kesilecektir. Bu ağaç katliamına dur demek için itiraz ediyoruz! Ovacık’ta mahkeme kararı uygulanmıyor, maden kapatılmadığı gibi şirket şimdi de gözünü Kozak Yaylası’na dikmiştir.” deniliyordu. Fotoğraf: Yücel Tunca-2019

Bergama dünden bugüne

Almanya ve Avusturalya menşeli şirketlerin ortaklığında kurulan Eurogold firması 16 Ağustos 1989’da maden arama ruhsatı aldı, 1991’de tesis inşaatına ve maden için ön hazırlıklara başladı. 2005’ten beri Koza Altın İşletmeleri tarafından işletilen (15 Temmuz 2016 tarihindeki darbe girişiminden sonra madene devlet tarafından el konuldu ve atanan bir kayyum tarafından yönetilmeye başlandı.-YT) maden ocağı 90’lar ve 2000’lerde birçok kez el değiştirdi, hisseleri Amerika, Almanya, Avusturya, Fransa ve Kanada menşeli şirketler arasında gidip geldi.

Mücadelenin ilk yıllarında yöre halkını madene karşı örgütleyen Bergama Belediye Başkanı Sefa Taşkın oldu. CHP’li Taşkın, belediyenin imkanlarını seferber ederek bilim insanlarını ilçe merkezinde panellere çağırdı, halkı siyanürlü altın madeninin yaratacağı ekolojik tahribata dair bilgilendirdi. Kaynarca fay hattının çok yakınında bulunan siyanürlü atık havuzunun çatlaması gibi birçok riskten bahseden bilim insanlarının geçimini topraktan kazanan köylüleri ikna etmesi çok zor olmamıştı.

92 yazında başlayan eylemler, 93’te sıklaştı, firmanın binlerce zeytin ve çam ağacını kesmesi üzerine Kasım 1996’da kitleselleşti. 15 Kasım 1996’da köylüler İzmir-Çanakkale yolunu altı saat boyunca trafiğe kapattı. Yaklaşık 10 gün sonra binlerce Bergamalı sağanak yağmur altında ellerinde tabutlar ve ‘mezarımızı kazmayın’ sloganlarıyla belediye bandosunun çaldığı Chopin’in cenaze marşı eşliğinde protesto yürüyüşü yaptı.

Madende dinamit patlatılmaya başlanınca 1997’de 50’nin üzerinde eylem yapıldı. 22 Nisan 1997’de sabaha karşı 4000 civarında köylü maden sahasını işgal etti. Aynı sene Danıştay’ın kapatma kararı uygulanmayınca “apaçi eylemi” yapıldı, yüzlerini boyayan köylüler ellerinde baltalarla maden etrafında nöbet tuttu. 26 Ağustos 1997’de üç otobüs dolusu köylü kendilerini Boğaz Köprüsü’nün parmaklıklarına bağlayarak trafiği iki saatliğine tıkadı. Yargı kararının uygulanmamasına tepki olarak 30 Kasım 1997’de yapılan nüfus sayımında 8 köyden yaklaşık 10 bin kişi kendilerini saydırmadı, “hükümet bizi saymıyorsa biz de sayılmayız” dedi.

Bergama köylüleri 97 ve 1999’da Akkuyu Nükleer Santrali’ne karşı da eylemler yaptı. Bergamalı erkeklerin yarı çıplak eylemlerinden ilham alan Akkuyu direnişçileri de eylemlere üstsüz gitmeye başladı.

Altın madenine karşı direniş, kadınlar için de dönüştürücü oldu. Rahime Özyaylalı, köylü kadınların eskiden tek başlarına Bergama’ya bile gidemediklerini anlatıyor: “Ehliyet alsaydım ayıplanırdı, mücadele bunları değiştirdi. Şimdi erkek kadın ilişkileri çok rahat.” Köylü kadınların örtünmek için kullandıkları kıvrakları da eylemlerde çıkarttığını anlatan Özyaylalı, ‘’Kadın jandarmayla konuşacak, kıvrak çekecek yüzüne, olacak iş mi? Bir şalvar, üstüne bir gömlek, bir yemeni… Herkes bizi köy kıyafetiyle kabul etti” diyor.

Gandhi 2000’lere uyarlanınca

90’ların ortasından itibaren eylemler eski CHP İlçe Başkanı Oktay Konyar öncülüğünde örgütlendi. Konyar, “şiddetsiz ama ses getiren” eylem biçimleri üzerinde yıllarca düşündüğünü, Gandhi’yi 2000’lere uyarlamaya çalıştığını anlatıyor. Bergama köylülerinin kültürlerine son derece uzak olan çıplak yürüyüş gibi fikirler Konyar’dan çıkmıştı. Konyar’a ‘Asteriks’, eylemlere çizgili pijamasıyla katılan Bergamalı Bayram Yıldız’a ise ‘Hopdediks’ lakabı takılmıştı.

Koza Altın'ın mahkeme tarafından verilen yürütmeyi durdurma kararına karşı açtığı iptal davasını izlemeye gelen Bergamalı çevreciler, hukukçular ve milletvekillleriİzmir Adliyesi'nde. Fotoğraf: Yücel Tunca-2019

UNESCO Dünya Kültür Mirası Bergama’da kayyum tarafından yönetilen Koza Altın, Ovacık'taki madende cevherin tükenmesi üzerine, çam ağaçlarıyla kaplı Kozak Yaylası’nda dört ayrı yer belirlemiş, bunlardan sadece Çukuralan’da üretime başlayabilmişti. Kapıkaya’da yeni ocak açma girişimine ise Bergama’nın su kaynaklarını kirleteceği gerekçesiyle mahkeme yürütmenin durdurulmasına karar vermiş, bunun üzerine firma bu kez de bu kararın iptali için dava açmıştı. Bergamalı çevreciler ve hukukçular söz konusu davayı takip etmek için İzmir Adliyesi'ne gitmişlerdi. Fotoğraf: Yücel Tunca-2019

Hukuki kazanımlar

Yeşiller Partisi’nin kurucularından Avukat Senih Özay, Kasım 1994’te Bergamalı 652 yurttaş adına İzmir İdare Mahkemesi’nde dava açarak Eurogold’un faaliyet izninin iptalini istedi. Özay’ın da dahil olduğu, İzmir Barosu Çevre Komisyonu’ndan doğan Çevre Hareketi Avukatları yıllarca hukuk mücadelesini kesintisiz yürüttü.

1997’de Danıştay, Anayasa’nın ‘Sağlıklı ve Dengeli Bir Çevrede Yaşama Hakkı’na dayanarak siyanürlü altın madeninin kamu yararına aykırı olduğuna dair tarihi bir karar verdi. Ancak şirket kararı uygulamak yerine faaliyetlerini hızlandırdı.

Maden 22 senelik hukuk mücadelesi içinde sadece iki kez kapatıldı. İlkinde, 2 Nisan 2002’de 24 saatten az süre mühürlü kaldı. Ardından 19 Ağustos 2004’te kapatıldı ve 20 Mayıs 2005’te tekrar açıldı.

1992’den beri hukuki mücadeleyi yürüten avukatlardan Arif Cangı, kitlesel eylemlerin 2000’lerin ortasında sönümlendiğini, yargı kararlarının uygulanmamasının köylüleri yıldırdığını belirtiyor.

Cangı, 2005’te Çamköy’deki Dünya Çevre Günü anmasında ve 2006’da Barış Festivali’nde maden firması çalışanlarının köylülere sert şekilde saldırmasının da mücadeleyi zayıflattığını belirtiyor. Geçimlerini tarımdan sağlayamayan birçok köylünün madende çalışıyor olması önemli bir sebep. Hareketi örgütleyen bazı kişilerin de çeşitli anlaşmazlıklardan dolayı ayrı düşmüş oldukları biliniyor.

Yerel örgütlenme, uluslararası dayanışma ağı

Doktora tezini Bergama’da sivil itaatsizlik üzerine yazan Sosyolog Dr. Baran Alp Uncu, STK’ların yürüttüğü birçok çevre kampanyasından farklı olarak yerel halkın hareketin asıl taşıyıcısı olması ve Türkiye’nin toplumsal hareketler repertuvarına yeni protesto biçimleri sokan şiddetsiz sivil itaatsizlik eylemlerinin Bergama’yı ayırt eden özellikler olduğunu belirtiyor. Uncu’ya göre Bergama’nın bir diğer özelliği de ilk defa yerel mücadeleyle eş zamanlı olarak akademisyenler, hukukçular, meslek odaları ve çevre örgütlerini bir araya getiren uluslararası bir dayanışma ağı örülmüş olmasıydı.” 

90'LARIN HAK MÜCADELELERİ

ELİF İNCE - İstanbul - BİA Haber Merkezi, 13 Aralık 2014

Yukarıbey Köyü'nde, yürütmeyi durdurma kararını kutlamak için lokma dökmüşlerdi. Fotoğraf: Yücel Tunca-2018

Koza Altın İşletmeleri lehinde, mahkeme kararı aşılarak verilen 3 Ağustos 2017 tarihli ÇED Olumlu Kararı hakkında İzmir 6.İdare Mahkemesi'nden yürütmeyi durdurma kararı alan Bergamalılar, Kozak Yaylası'nda Yukarıbey Köyü'nde buluşup kararı kutlamak için lokma dökmüşlerdi. Fotoğraf: Yücel Tunca-2018

Yukarıbey Köyü'nde, yürütmeyi durdurma kararını kutlamak için lokma dökmüşlerdi. F: Yücel Tunca-2018

Mahkemenin gerekçeli kararında, işlemin uygulanmaya devam edilmesinin hukuk devleti ilkesine aykırı bir durum yaratacağı ve telafisi güç zararlara neden olacağı, işlemin yürütmesinin durdurulmaması halinde, hukuka aykırı bulunan işlemin etki alanına bağlı olarak meydana gelmesi muhakkak zararların işlemin uygulanmaya devam edilmesi ile artacağı, belirtilmişti. Fotoğraf: Yücel Tunca-2018

Küresel Sosyal Bir Hareketin Aktivistleri: Bergama Köylü Hareketi başlıklı bildirisini 2011 yılında yapılan Uluslararası Bergama Sempozyumu’nda sunan Füsun Kökalan Çımrın, bu konu üzerine 2015 yılında da Elektronik Sosyal Bilimler dergisinin 53. sayısında bir makale yayınlamıştır. Bergama Köylü Hareketinin Dünü ve Bugünü başlığını taşıyan makalede Çımrın şunları söylemektedir:

“1990’lı yılların başında, neredeyse küresel sosyal hareketlerin dünyada gözlemlenmeye başlamasıyla eş zamanlı olarak ortaya çıkan, Bergama köylü hareketi, Türkiye’deki sosyal hareketlerin tarihçesi ve günümüzdeki konumu açısından oldukça büyük önem taşımaktadır. Ülkemizdeki sosyal hareketlerin görünümleri, örgütlenme yapıları, süreklilikleri ve özellikle de aktivistlerinin yapısı göz önünde bulundurulduğunda, Bergama hareketinin farklılığı da kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Hareketin başlangıcından itibaren gerek medyada gerekse sosyal hareketler ailesi içerisinde yaratmış olduğu etki, hareketi hem Türkiye’de hem de dünyada yankı uyandırabilecek bir meşruiyete ve kitleselliğe ulaştırmıştır. Şiddete dayalı olmayan eylem biçimiyle Bergamalı köylüler, seslerini tüm dünyaya duyurmayı başarmışlardır. Hatta bu başarı hareketi, günümüze kadar şiddet, baskı ve zor kullanan birçok hareketin önüne taşımayı başarmış ve daha çok insanın ilgisini / desteğini sağlayarak, Cumhuriyet tarihindeki en bilinir ve kabul gören eylemler arasında birinci sıraya taşımıştır. Başlangıçta hem akademik alanda hem de gündelik yaşamda büyük bir ses getiren Bergama köylü hareketine ilişkin olarak günümüzde pek bir bilgi ve çalışmaya rastlanmamaktadır. Ancak bölgede başlangıçta sekiz yıllık bir süreç kapsamında tamamlanması planlanan siyanürlü altın arama çalışmaları artan bir ivme ile devam etmektedir. Sonuçta bu çalışmada günümüzde gelinen noktada Bergama köylü hareketinin ne durumda olduğu ve bu hareketi mobilize eden aktivistlerin bugünkü toplumsal koşullarının sorgulanmasının temel alındığı ifade edilebilir.

1989 yılında Bergama’da yer alan toplam on yedi köyün ortasında kurulmaya başlayan siyanürlü altın işletmesi, Türkiye’deki ilk altın arama ve çıkarma faaliyetlerini bünyesinde barındıran bir işletmedir. Tarım ve hayvancılığın egemen olduğu kırsal alanda alternatif bir üretim sektörü olarak devreye giren altın madeni, kurulduğu ilk andan itibaren kırsal yapıda önemli dönüşümlerin yaşanmasının kapılarını aralamıştır. Güvencesiz ve emek yoğun bir sürece dayanan tarımsal faaliyetlerle karşılaştırıldığında güvenceli ve nispeten daha kolay bir sektör olarak karşımıza çıkan maden işletmesi, tüm bu avantajlarına rağmen, topraklarında konumlanmış olduğu köylerdeki yerel halktan oldukça büyük bir tepki almıştır. Köylülerin refah koşullarının ve yaşam kalitesinin daha iyi hale getirilmesi olanağına karşın Bergamalı köylüler madeni ilk günden itibaren reddetmişlerdir. Ortaya çıkan bu durumun sebebi ise çıkartılacak olan madenin siyanürle ayrıştırılmasıdır. Dolayısıyla daha başlangıçta söylenebilecek şey, köylülerin bir işletme olarak madene karşı çıktıkları değil, çıkarılacak olan madenin siyanürle ayrıştırılmasıdır. 1989 yılından itibaren yerel halk köylerinde kurulan bu işletmeye karşı büyük bir karşı çıkış mücadelesi başlatmıştır. Neredeyse çeyrek asırlık süreç boyunca bu direniş devam etmiştir. Ancak günümüze gelindiğinde maden işletmesinin çalışmalarını devam ettirmesine rağmen, köylülerin toplumsal mücadeleden el çektiklerini görmekteyiz. Bugün mücadele yalnızca hukuksal olarak devam etmektedir. (…)

Milenyumun başında doruk noktasına ulaşan hareket, zamanla toplumsal mücadele alanındaki sürekliliğini ve örgütlülüğünü yitirmeye başlamıştır. Bir taraftan madenin işletilmesi gerektiği fikrini ulusal kalkınma ve ulusal çıkarlar adı altında meşrulaştırılması diğer yandan da özellikle geçen zaman içinde maden şirketlerinin uyguladığı politikalar sonucunda madende çalışan ya da madenden faydalanan köylülerin sayılarının artmasıyla da hareket çözülmeye yüz tutmuştur. 

Başlangıçta sekiz yıllık bir dönem için işletmeye açılan Ovacık işletme tesisleri bugün gelinen noktada adı geçen üç köyün ortasında varlığını sürdürürken, bölgeye iki tane büyük siyanürlü atık barajı hediye (!) etmiştir. Tütüncülüğün tamamen son bulduğu, demografik değişikliklerin yaşandığı ve kırsal/geleneksel cemaat ilişkilerinin bozulduğu Bergama köylerinde yaşayan halk bahçesinde yetiştirdiği ürünü güvenle tüketmezken, evlerin çeşmelerinden akan suları içememektedir. Madene karşı olanlar ile maden yanlısı olan köylüler arasında yaşanan çatışmalar bugünlerde yavaş yavaş giderilmeye çalışılmış olsa da, köylülerin arasında görünmeyen sınırların varlığı hala söz konusudur. 

Bergama’da Ovacık’tan sonra şimdi de Kozak bölgesinde yeni altın rezervlerinin bulunması ile siyanürlü altın madenciliği varlığını güçlendirmektir. Bergama köylüleri, özelikle de hukuk alanında elde edilen yürütmeyi durdurma kararlarına rağmen ocağın işletilmesi ve köylüler arasında yaşanan çatışmalar dolayısıyla bugün bir yenilmişlik duygusu içindedirler. Ekonomik çözülmenin büyük oranda yönlendirmiş olduğu öğrenilmiş çaresizlik durumu, toplumsal mücadelenin de seyrini açıklamaya muktedirdir. Sonuçta bugün gelinen noktada Bergama’da toplumsal mücadele alanındaki fiili eylemlerin son bulduğu söylenebilir.”

Yöre sakinleri Kapıkaya'da, Kozak'ın hiçbir yerinde altın madeni istemediklerini söylüyorlar. Fotoğraf: Yücel Tunca-2019

Koza Altın Madeni İşletmeleri'nin Kapıkaya'da yeni ocak açma talebine karşı açılan dava kapsamında bilirkişi heyeti bölgeyi gezerken, kadınların başını çektiği Yerlitahtacı Köyü sakinleri pankartlar eşliğinde maden firmasını protesto etmiş, "İçtiğimiz suya, soluduğumuz havaya sahip çıkıyoruz." demişlerdi. Fotoğraf: Yücel Tunca-2019

(Not: Bergama Çevre Platformu başta olmak üzere çevrecilerin ve bölgede yaşayan köylülerin ayrıştırma işlemlerinde siyanür kullanan altın madenine karşı mücadeleleri ilk dönemlerdeki kadar güçlü ses vermese de devam ediyor. 15 Temmuz 2016’daki darbe girişimi sonrasında atanan kayyum tarafından işletilmeye devam edilen madenin kapasite artırımı ve yeni siyanür havuzları oluşturulması yönündeki taleplerinin reddi için mahkeme süreçleri işletiliyor. Ovacık altın madeni olarak da anılan madene karşı yürütülen davalara müdahil olan Mehmet Gönenç başkanlığındaki Bergama Belediyesi, 2019 seçimlerinde AKP’li yeni yönetime geçince davalardan çekilme kararı almıştı. Bu karar mücadeleye büyük zarar vermiş olsa da oluşan boşluk İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin devreye sokulmasıyla aşılmaya çalışılıyor.-YT) 

Kapıkaya'da açılmak istenen altın madeni ocağının blunduğu mevkideBergamalı çevreciler. Fotoğraf: Yücel Tunca-2019

Koza Altın Madeni İşletmeleri'nin Kapıkaya'da yeni ocak açma talebine karşı açılan dava kapsamında bilirkişi heyetinin keşif gezisine, Bergamalı çevreciler ve bölgede yaşayanlar eşlik etmişlerdi. Görülen dava sonucunda bilirkişinin altın madeninin bu bölgede üretimde bulunmasının hukuka aykırı olduğu görüşü nedeniyle yürütmeyi durdurma kararı verilmişti. Fotoğraf: Yücel Tunca-2019

Bergamalı Çevrecilerin Hukuk Zaferi /Ajans Bakırçay

https://www.ajansbakircay.com/cevre/bergamali-cevrecilerin-hukuk-zaferi-h444.html?fbclid=IwAR2dhcwANkqyiMEmTwv9wRvoz4iqD4akWY50XZixxjT6VuB4cBlTvb6Y7xU

Çevre Davalarından Çekilen Bergama Belediyesi’ne Siyah Çelenkli Protesto / Ekoloji Birliği

https://ekolojibirligi.org/cevre-davalarindan-cekilen-bergama-belediyesine-siyah-celenkli-protesto/

Soyer: Çevre Davalarına Müdahil Olacağız / İzmir Gazetesi

https://www.izmirgazetesi.com.tr/cevre/soyer-cevre-davalarina-mudahil-olacagiz-h9669.html

bottom of page